ŞENOL YAZICI
*
...
HACİBEKTAŞA salt merak ya da kültürel ilgiyle gitmiş olsanız bile insanların hangi çağda nerede yaşarsa yaşasın, hangisi olursa olsun bir inanca olan ihtiyacını daha iyi fark ediyorsunuz... ve elbet çağdaş bilgi ve birikimleriyle kazanımlarıyla daha varsıl, daha güçlü olduğunu sanan ama ömür geçtikçe çoğalan kimsesizliğine anlam veremeyenlerdenseniz, İNANÇLARIN sihrinin insanın vazgeçilmezi AİTLİĞİ şeklen değil, ruhen doyurması olduğunu, bu felsefi yönüyle ırksal, ekonomik, sosyal sınıf, hemşerilik, hatta aile… gibi aitliklerden çok daha güçlü olduğunu fark etmek biraz imrendirecek biraz da gerecektir sizi.
AİLE örneklemek için yazılan rastgele bir sözcük değil. AİTLİĞİ yaratan en güçlü paydalardandır kuşkusuz… Ne var ki AİTLİK gerçekte bir ideolojiden köklerini alır, olduğu iddia edilen bağlarla değil, kolay anlaşılır, paylaşılabilinir hayata geçirilen doktrinlerle ve insanın en büyük açlığı sosyal yanına da hitap eden RİTÜELLERLE anlam bulur. Oruç gibi, namaz gibi, cem gibi, kurban gibi…Kaç ailenin ideolojisi ya da ortaklaşa geliştirilmiş yaşam felsefesi var?..
Biz yeni kuşağın savunduğu bilimsel ahlak kuşkusuz akla uygun ve doğru olandı. Ne var ki akıl insanın mutlu olmasına yetmiyor, aksine yavaş gelişen coğrafyalarda bir engel... O ahlakı genele öğretmeyi ve anlatmayı başaramadan çok hızlı erozyana uğradık, benzerlerimiz türlü etkilerle, en başta değişen mahalleye, egemen siyasete ve güce göre biçimlenme, çıkar etkisi... hızla yok oldu ya da araziye uydu, şimdi paydası ve paylaşanı olmayan münzevi dervişleri andırmamız biraz ondan...
...