Ekmek yapardı baba dedemler, ekmek ama, plekiden araba tekeri gibi çıkardı, askerliğini yapmayan taşıyamazdı; öyle ağır, mısırla buğdayın karışık lezzeti mahallede haftasına kadar gökyüzüne asılı buram buram dolaşırdı.
Gerçi üç güne kalmaz, bayatlar, yeşil yeşil küf olurdu ama önce göz doyardı...
Kurban keserdi anne dedemler, bir ninem, bir dedem, ikisinin de dişleri gurbetçi, ama velakin deve keserlerdi, üç gün parçalaması sürerdi hayvanın, dört gün pay etmesi...
Buzdolabı nerde, ayına gitmez, parmak gibi kurtlar, sinekler dolardı karyolanın altındaki ete, konukluğa gitsem vallahi de muhabbetlerini duyardım, ama göz doyardı...
Daha emzikteyim, annem geç yaşta doğurduğu beni taşıyamıyor, hastalandı, emzik diye deliriyorum. Yaygarama dayanamadı komşu genç dünya güzeli lohusa gelin, emzireyim dedi... Minnacık , hiç de yumşak değil, beğenmemişim, diyemedim ama annemde önce göz doyardı.
Bayramlar çoktandır kuşça, bir damlaydı, bazıları da tekaüt... Nerde eski bayramlar, önce göz doyardı.
Hele baharlar, nerde o göz bebeği gibi nazenin duman duman ağan yeşil, nerde dağı taşı gökkuşağı yapan çiçekler... Vallahi de billahi de önce göz doyardı.
Ya şimdi? Medeniyet denilen tek dişi kalmış canavar neyimiz varsa aldı elimizden, yetmiyormuş gibi bir de Çin işi virüsü saldı başımıza. Biz bahara hasret, bahar bize... Bayramlar mı? Hiç sorma
Ama bu yıl iyi akletti büyüklerimiz, bayramı 21 güne çıkardı...
Ne demezsin, önce GÖZ DOYMALI..
Sokaklar telaşlı biçimde alışveriş yapan insanlarla dolu. Değil mesafe, çarpmadan, sürtünemeden, edeple geçmek bile mümkün değil. Hasret kaldığımız kuyruklar yılan gibi kıvrılarak uzanıyor; kimi kahve alıyor, kimi ucuzluk yapan mağazaya taarruz halinde... Bu kadar kahveyi kaç günde içer insan? Kimi de ekmekten dağ yapacak sanki... Bir de kasa kasa içki...
Seferberlikten bu yana ben böyle stok görmedim.
Sorunca söylediler; yasakmış içki bayram boyunca...
En son üç ay önce bir kadeh içebilmiştim zorla, ama böyle konu olunca canım da çekti, almalı bir tane... Kuyruğa giriyorum, adını bildiğim tek içkiyi soruyorum... Neden sonra sıram geldiğinde bitti diyor adam... Allaha şükür, ama böyle ilgi örmedim, diyor.
Arkamdaki 70'lik amca, tipime bakarak beni içkici sandı: 4. Murat'tan sonra yaşadığımız ilk içki yasağında Tekel bayileri uzun zamandır ilk kez yok satıyor, dedi. Burnunun ucundan karaciğeri bağırıyordu kırmızı kırmızı, gene de dört 70'lik alacaktı, ne var ki çok da üzülmedi, komşum evde üretiyor nasılsa demesin mi, ağzım açık kaldı.
Bir başkası iyice hınzır ve muhalif, dokundurarak konuşuyor: Kardeşim camiler açık, o zaman kiliseler, cem evleri de açıktır, marketler de açık, korana kalabalığı seviyor, alkolse dezenfekte ediyor. Yoksa yeni mutant mı bu virüs, alkolü de sever oldu.
Önümüzdeki dekolteli, beli açık bayana da laf atıyor, ortaya konuşuyormuş gibi yapıp: Saça başa da yapışıyor bu virüs, hele açık göbek görmesin...
Allahtan kadın kalender, gülüyor: Çözüm oysa kapatırız bey amca, diyor.
Yollar lebalep araç dolu. Santim santim ilerliyorsun. Arabalar bana uçuşan kelebekler gibi görünüyor, kaç zamandır mahallemde, o da araçsız dolaşma serbestliğim var ya... bir yol çekiyor içim ki...
Merhaba dediğin, yol verdiğin, alışveriş ettiğin...bayramınız kutlu olsun diyor giderken.
Yarın bayram, erken kalkın çocuklar...
Ne bayramı bu, Ramazansa daha 15 gün var.
Bu ülkede yaşamak çok keyifli... Yoksa , eğlencesini de kendi yaratıyor.
Pandemi boyunca ancak telefonla görüşebildiğimiz akrabalar uğradı. Konuk ağırlamayı da unuttuk, elimiz ayağımıza dolandı. Onlar da bilmem nereye gideceklermiş, ev tutmuşlar, bizim gitmeyişimize şaşırmışlar, durumunuz elvermiyorsa bize gelin, altı odası var villanın... diyorlar. Sezonda sadece kirası bir ortahalli ev ederi... Ama şimdi sudan ucuz...
Üç gün önce kar yağıyordu oraya da ondan... demek geçti aklımdan. Hele bir gidin geceleri kurtlar iner... Ben iktidar mıyım, perdahsız konuşup doları hoplatacağım, demedim tabi.
Komşum KORONA'ya yakalanmıştı, ilk onun kapısında görmüştüm BU EV KARANTİNADA yazısını... Allahtan kurtuldular, ama pazarcı olan oğlu laf olsun diye test yaptırmış, pozitif çıkmış... Çıkmış ama bir belirti yok... Kapıdan içeri almaya korktuğum, o nedenle ayak üstü dinlemeye çalıştığım anne baba gururla anlatıyor o bölümü; " İnanır mısın, her gün iki böbrek, iki koç yumurtası yemese uyuyamaz, ona Korana vız gelir"
Urfa'ya gideceklermiş, ne olur ne olmaz, diyorlar, yol bu...Helalleşelim.
İstanbul'daki imam akrabam ya gelin diyor, ya biz gelelim, seksen beşlik halam da yanlarında, gelin bak bir daha görüşememek de var.
Utanıyorum, hayırsız evlatlar olduk, gitmeli, bayram ya...
Ortalıktaki hareketi görünce ancak haftada bir uğrayıp kapıdan bakan çocuklara da cesaret geldi, her akşam evdeler cümbür cemaat. Eee gelenek bu... Özlemişiz valla Ada'yı Atlas'ı, Ege'yi... mıncık mıncık seviyoruz.
Herkes mutlu, herkesin yüzü gülüyor. kaç zamandır iş yapmayan lokantasını da tümden kapayacak oğlan bile tasasız... Baba biraz borç var, el atarsın artık.
Atmaz mıyım, babayım ben, nasılsa ikramiyeye de 100 lira zam geldi.
Biraz ateşi var Ege'nin, biraz burnu akıyor ama... Annesi mutluluktan diyor. Çocuk bayram mı gördü?
Bu ülkede insan olmak nasıl bir şans...nasıl güzel... Bayılırsın. Ağlayanı güldürürler vallahi.
Seksenlik Gözaçan telefon ediyor, hadi gel Ayvalık'a gidelim.
Yüreğim hopluyor, olur diyorum, hadi... Ayvalık dediğin en az 3,5 saat, ama bunca kıtlıktan sonra fırın mı dinleriz biz.
Herkes bir yere gidiyor, ben gitmesem ölürüm...
Toplanmam on beş dakika... Pijama terliğim bile hazır. Gözaçan gene arıyor, telaş yaptı herhalde... İyi de diyor yarın yasak başlıyor, dönemezsek...
Bu adamda hep var bu hal...
Nasıl kızıyorum ama ona... Önce heveslendirdi, sonra...
Bu milletin aklına bayılıyorum; zor geliyor ama kaçarken maçarken ama sonunda geliyor.
Ne var ki bir kez istimi almışım, durur muyum. Dönüp duruyorum arabanın çevresinde. Yasak gözümün öünüde, şu saatten şu saate ancak... yetişemezsin.
İyi de bunca insan nasıl gidiyor? Genci var, saat 14-17 arası, 65 üstü var, 10-14 arası... Nasıl gidecekler?
Kanun var, yasak var...
Onlara yok mu?
Ay sonu, para pul... Saçmalama diyor içimdeki şeytan, ikramiyene 100 lira zam yaptı ya... Ye ye bitmez. Hem bu durumda eminim maaşlar da erkeninden yatar, geçen bayram öyle yapmışlardı ya...
Marmaris, Bodrum Belediye başkanları tasalı. Sezonu kurtaralım diyorlar ama bir günde 8 bin araç geldi, İstanbul'dan... en az 25 bin kişi... Bini Pandemiliyse bayram sonrası Bodrum'u kim kurtaracak, diye soruyor saf saf. Allah zor günler için yetişir. Gerçi kötü güne denk gelirse Bodrum'a bakmayabilir, ama...
Adam aklı başında birine benziyor ama sonunda birazcık iş yapabilmiş esnafın gülen yüzlerini gösteren haberler arasında yitip gidiyor sözleri.
Dün 30.000 aşı geldi diyen bakan bu kez aşı yok demiyor, iki aşı arasında iki ay olmasının daha iyi olacağını keşfetti bilim kurulu, biz de hak verdik, ikinci aşıyı olacakları inşallah birkaç aya kalmadan aşılayacağız... bu arada Rusya'dan da yedi sülalemize yetecek, yetip artacak, artanı da Somali'ye vereceğimiz aşılar geliyor... İnsanlık öldü mü... gibi bir şeyler diyor...
Gözlerim yaşarıyor. Bu milletin insanlığına doyamıyorum.
Ne var ki artık duramıyorum. Arabama atlayıp kaçıyorum... Covid arkamdan kovalıyormuş gibi kaçıyorum.
Herkes mi benim gibi, caddelerde iğne atsan yere düşmez. Milim milim gidiyor araçlar, hele kavşaklar tam bir keşmekeş.
Ben görmeyeli "dağlarına bahar gelmiş memleketimin". Nasıl çiçek nasıl yaprak kesmiş dünya...
Güç bela İznik gölüne ulaşıyorum. Her zaman gittiğim lokanta ıssız, etrafta kimse yok, bahçesi bomboş... Sadece Pandemi değil ki, Ramazan günü de ... benimkisi de amma hayal, açık olmaz tabi...
Döneceğim son anda fark ediyorum, kapısı açık...
İnip sorduğumda genç sahibi tuhaf işaretler yapıyor bana, yat kalk der gibi... Ben anlamak için yaklaşınca da geri git diyor sanki eliyle...
Öfkeyle burnunun dibine sokulunca anlıyorum ne dediğini. Lokanta resmen kapalıymış, ama paket servis varmış, zeytinliğe gitmemi istiyor.
Zeytinlik adam boyu otların arasına çökmüş ekmek arası köftelerini yiyen lebalep adam dolu.
Kahkahayı basıyorum. Ne zeka ama?
Bu mevsimde göl boyu ıssızdır, ne var ki herkes bayram diye dizilmiş suyun kenarına, yollara... Nerde "TEHLİKE" levhası varsa başında 10 kişi mangalını yakmış, oltayı atmış, tutacağı balığı bekliyor. Güçlükle aşarak Yalova'ya geçiyorum otobanı seçerek. Paraya kıyıyorum, benzinden pahalı bu otobanı seçerken, belki tenhadır diyorum...
Nerde? Ne kadar şerit varsa dolu otobanda... Herhalde geçmesek de alacaklar parayı vergiyle, iyisi mi... diyorlar... Gideni geleni, görünen İstanbul boşalmıyor, "128 milyar dolar" gibi sahip değiştiriyor sadece.
Bir de bu otobana çok pahalı derler...
Fuat Özgen'in bahçeye uğruyorum bir umutla... Şansıma ordaymış, kazımış, bellemiş, bahçesini bahara hazırlamış...
Benim için de sağolsun börek... Açmamış ama düşünüp almış....
Bir kirazı var, çiçekten yıkılacak...
İşte bu diyorum.
Ancak bu kandırır beni...
Baharsa önce göz doyurmalı...
İlk korana durumunu soruyorum.
"Lebaleb dolu diyor, şu cadde boyu git, her dört evden birinde o kağıt var, bak...
Gösterdiği yer benim eski apartmanım... Kapısında beyaz bir kağıtla uyarı var...Ürperiyorum.
Böreğimi yiyip iki lafın belini kırdıktan sonra gene yollara düşüyorum, ne olur ne olmaz, saatim doluyor.
Olsun bayram havasına felekten bir gün daha çaldım. Asıl bayramda da bir istisna yaparlarsa yaşadım, bu kez Maldivler...
Ne güzel ülkesin sen...
Aklınla dalga geçenin çok olsa da ne kadar muhteşem bir şeysin ki hala dimdik ayaktasın.
Bu arada Bayramınız da Kutlu Olsun... 15 gün sonra mı?.. Olsun gene deriz, fazla mal göz mü çıkarırmış...
Gerçi Şırnak ve Uşak da artık maviliği unutacak büyük şehirden gelecek evlatlarıyla, ama evvel Allah sizi bayrama ve tatile öyle bir doyuracağız ki ... Ardından bir altı ay kapansak ne gam, sefan olsun.
Oradaki muhalif konuşma boşuna; herkesin, Brezilya'nın, Afrika'nın bile kendi mutantı var, neden bizim de nur topu gibi bir milli Covid 19'umuz olmasın. Sen milletin bayramına mı karşısın. Hem lebalep dolu büyükşehir yoğun bakımlarımız da biraz nefes alsın, sağlıkçımıza söz verdiğimiz ekstra ödemeyi yapacağız, ama önce böyle bir iyiliğimiz olsun, sen yoksa sağlıkçıya da mı karşısın?
Yok öyle yağma... Biraz da siz çekin kardeşim.
Paylaşmalı...
Comments