Afrodisyas son yıllarda çok gündeme gelen bir antik kent. Bir dişi TANRI KENT...
Anadolu'da çok sayıda TANRI KENT var; ZEUS, APOLLON gibi ERKEKLERE adanmış...ama DİŞİ çok değil. Afrodisyas iyi bir örnek...
Hemen hemen binlerce yıl önceki haliyle, bütün olarak korunmuş kent dokusuyla, etkileyici binalarıyla, dönemin kültürel ve yaşam özelliklerini yansıtan sayısız yazıt ve büyük boy heykelleriyle, gündelik yaşam üniteleriyle hala yaşayan bir yerleşim gibi. Çok zamandır ayakları sandaletli, harmanili ya da yöresel dokumalardan giysileriyle, başları defne dallı imparatorlarıyla Romalılar gezinmese de sokaklarında, adını aldığı tanrıçanın yıldızı bazen sönükleşse de günümüze değin varlığını sürdüren bir bölge. Romalıdan, Bizans'a, Bizans’tan Selçukluya, Selçukludan Osmanlıya hep vardı. Şimdi bile evlerinin bulunduğu yerin altından çıkan hazinelerle şaşkın olsa da sıradan bir Anadolu köyü Geyre olarak yaşadığı gibi...
Ne var ki buna karşılık Efes, Bergama, Truva gibi çok bilinen bir yer değil. Bunun nedeni yer aldığı Aydın Karacasu’nun ana yollar üstünde olmayışı… Her ne kadar en çok 40 km'lik bir sapma gerektirse de bir bilinmeyen için hayli yol... Aydın yönünden geliyorsanız Kuyucak’tan saptığınızda 40, Denizli Sarayköy’den güneye inerseniz 45, Akdeniz’den geliyorsanız Tavas’tan sonra kuzey batıya 25 kilometrelik bir yolla varılıyor.
***