Zaman o zaman olsa da boş vermeli; o klasik, altına araba çektiğinde kızlarını mutlu ettiğini sanan babaları...Tercihimiz değil.
Biz, ''BUZDAN KALELER'le'' daha çok ilgileniyoruz... Yazarı Şenol YAZICI'nın kitapta anlattığı, okura da hissettirdiği çocuğunun kaygılarına bile duyarlı baba modeli bizim tuttuğumuz
Pek çok yazısını bu benim de hikayem deyip öyle...içercesine okuduğum yazarların başındadır Şenol YAZICI... maviADA Dergisinde, zaman zaman paylaştığı kitap önerilerini de aynı şekilde ilgiyle okurum. Konu edebiyatsa, hele yaratıcı yazınsa, titizlikle ürettiği, çok yönlü kültürüyle sağlam dokunmuş yazdıklarıyla örnek alınası bir yazar. Öyle ki; Şenol YAZICI'nın bu özelliği, hem kendi ürettiklerine, hem kurgularındaki duygu/durum işleyişine, hem de dergi okurları için yazdığı, ' Mavi Serencam' da anlattığı, 'yaptığım en güzel şey !' dediği maviADA Dergisine de yer alan eser seçimlerine de yansıyor.
YAZICI'nın kimi kitapları 4.baskısını yapsa da on kitabından birini bile internette bulamadım. Resimleri var kendileri yoktu. Kitapçılara da boşuna sordum. Sonunda mucize gibi bir sahafta denk geldim. Hem de dört kitabına birden; Aşkarayan, Bağbozumu, Ada ve Buzdan Kaleler. Buzdan Kalelerin 2. ve 3.baskısı da ayrı ayrı vardı. İkisini de aldım. Sonradan öğrendim nedenini de sahaftan; yazar geçmiş yıllarda İzmir'e bir etkinliğe gelmiş, kitaplarından satın alan kuruluş da sahafa satmış.
Gözattığımda okuduğum yazılara benzer dili görmek beni sevindirdi. Sevdiğin tatlıları sıraya koymak gibi aklımca sıraya koyuyordum ama başladığım kitabı bırakamıyordum ki.... Nasıl anlatmalı; hani öyle günlerce elinizde saklayacağınız, her gün on sayfa okunacak türden değil bu kitaplar... Bir sayfasını okurken, diğer sayfasında 'acaba neler olacağını sorgulatan, zaman zaman, okuyanını hiç ummadığı yerlere götürerek, şöyle bir durup düşünmesini sağlayan... isterse 3. Dünya Savaşı başlamış olsun, ille de umut diyerek taraf tutan, belli bir birikimin varlığını ustalıkla ve incelikli bir dille açık eden, yüksek sesle söyleyen eserler.... Hele AŞKARAYAN... Nail Uyar'ın o kitabın tanıtımı için yazdığı kadar varmış...
Şimdi dönüp baktığımda bana öyle geliyor ki, edebiyata yıllarını vermiş olan Şenol YAZICI'yı tanıyıp eserlerini okumasam, yirmi yıldır süren maviADA'yı niteliği bozmadan yaşatma uğraşına ve yazılarında değindiği hayat mücadelesine tanık olmasam, benim gibi bir edebiyat ilgilisinde çok şey eksik kalırdı.
Ben ve benim gibi, sayısız yazarın yolunu ışıttığını bilmem bir yana, yazdığı kitaplardaki üslubunun renkliliği, her tür yazıya hakim olan yazın becerisi, gerçeğe yaklaştırıp elle tutulur, ruhlarda yaşanır kılan bir hayal gücü...okurunu dağ bayır gezdirdikten sonra ılık bir yel estirip düze, ovaya tüy gibi hafifçe bırakışı...sanatın tüm kollarına gereken kadar hakim, bilgi sahibi Şenol YAZICI'nın, kitap kurgularındaki farklılıkları dikkate alındığında, oldukça geniş bir vizyona sahip olmakla birlikte sözcüklerin en iyi dostu olduğunu kim inkar edebilir ki!
Sahi dünya bir yana, çocuklar bir yana dediğimiz o beyaz sayfayı açıp baktığımızda sorarım size; kaç yazarın aklına gelir kızının günlüğünü kitaba dönüştürmek, o günlüğe ve sevgili kızının hayallerine ölçülemeyecek, ölümsüz bir anlam yüklemek? Bence, Buzdan Kaleler'in en önemli özelliklerinden biridir; bir çocuğun bakış açısından dünyayı, yaşanan acı tatlı hatıraları, dozunu aşmadan, iyisiyle kötüsüyle bulunduğumuz ülke ve toplum koşullarını, hoş olduğu kadar arı bir dille okurlarına ulaştırıyor oluşu...Tıpkı bir ressamın küçük bir tuvale, pek çok duyguyu sığdırması gibi, pek çok yaşanmışlığı, anılar içinde acıları barındırıyor olsa da, aşılmasından duyulan o tatlı hazzı ruhlarımızda samimi bir dille canlandırması... Buzdan Kalelerin bu özelliklerini düşündüğümde, gönlüm tüm ebeveynlerin mutlaka okumasından yana ister istemez ısrarcı oluyor; hatta belli bir yaşa gelmiş çocukların da...keşke!
Biliyor musunuz sevgili Şenol YAZICI, Buzdan Kaleler isimli kitabınızı elime aldığımda, sonbaharın o ılıman havasının çetinleştiği, kış aylarındaki gibi bir soğuğun, rüzgarın sesinin iyiden iyiye yükseldiği günlerden biriydi. Fakat kitabınızın sayfalarına, bir çocuğun yaşanmışlıklarından derleyerek teyellediğiniz hayaller; öylesine samimi, öylesine sıcak bir aile ortamını soluttu ki , okurken ne soğuğun, ne rüzgarın yükselen sesi ilişebildi ruhuma...Buzdan Kaleleri ismine tezat yüreğimde eksilmeyen bir sıcaklıkla okudum desem, sanırım eksik bile söylemiş olurum. Öyle ki; küçük bir kız çocuğu yaşıyordu kitabınızda, gerçekten yaşıyordu ki kalp atışları hala avuçlarımda...büyüme evrelerine şahitlik ediyorduk onun ve zaman zaman yaşından büyük açmazlara düştüğü oluyordu...O minik ellerinden tutmak ya da; yanağına bir buse kondurup güç vermek istiyordunuz ister istemez. Bazen de çok mutlu olduğu anlar yüzünde onlarca güneş yaratıyordunuz parmak uçlarınızın harflere ilişiyle; o anda kollarımız kanada dönüşüyordu...saklamak, kimsenin çalmasına fırsat vermemek için bir çocuğun mutluluğunu...
Büyüklere dediği, oldukça anlamlı bir masaldı ''Buzdan Kalelerdeki'' o çocuğun anlattığı...MAVİ bir masal, babasının; Şenol YAZICI'nın kutsadığı...
Teşekkürler Şenol YAZICI.
En yakın zamanda AŞKARAYAN'ı yeniden okuyup gene geleceğim.
Comentários