top of page
Şenol Yazıcı
Sanat yalnız insanın kadim silahıdır

Şenol Yazıcı

hayat ve sanat

Bir Etkinlik, Bir Dergi ve Kitaplar Üzerine

Güncelleme tarihi: 9 Nis 2021

/

Derin Bir Nefes Almak

*

"BİR OKUR YARATMAK"

/

Biga Etkinliği

üzerine...

*

Çanakkale Biga İlköğretim Okulunun “Okur yaratmak” Proje Günlüğü:

1. Ekim 2009: Proje için saptanan yazarlar arasından, proje sorumluları ve öğrenciler tarafından yazar seçimi yapıldı: Şenol YAZICI’nın üç kitabı seçildi.

2. 5 Ekim: Yazıcı’yla iletişim kuruldu. Kabul etmesinden sonra etkinlik için harekete geçildi.

3. 5 Kasım: Gelen kitaplar öğrencilere dağıtıldı.

4. 17 Aralık Belediye Kültür Sarayında ilk etkinlik 500 den fazla öğrenciyle yapıldı.

5. 18 Aralık Okulda seçilmiş 100 öğrenciyle ikinci bir söyleşi gerçekleştirildi.

6. Biga Atatürkçü Düşünce Derneği’nin planladığı etkinlik ancak YAZICI’nın derneği ziyareti boyutlarında yapılabildi.

7) 25 Aralık 2009 Etkinlik, söyleşi ve Şenol Yazıcı'nın kitapları hakkında öğrenci, veli ve Öğretmen Değerlendirmeleri internete aktarıldı. Aşağıda okuyabilirsiniz.


17-18 Aralık 2009 Biga "Bir Okur Yaratmak" Etkinliği
Gülgün Çako - Faruk Girgin- Şenol Yazıcı


Okulumuzu geliştirme projelerinden biri de “ Bir Okur Yaratmak” . Bir düş gibi duruyorduysa da başta, içine girdikçe yani kurguda rol aldıkça heyecanımıza heyecanlar ekledik. En çok heyecanlanan da sanki bendim. Nedense…

Doğayı ele alalım ya da insanı… değişme, gelişme yönünde bir süreklilikten söz edebiliriz. Yavaş yavaş işleyen bir süreç ve o süreçte var olan sıçramalardan.

Bir bakmışız süreklilik kesintiye uğramış ve sıçrama yaşanıyor. Ortaya çıkan farklı ve yeni bir şey. Tohum gözle fark edemediğimiz değişimler geçirir, tomurcuk patlar ve filiz ortaya çıkar. Tohumun şimdi bitkidir. Gün gelir renk renk çiçek olacak bitki.

Projemizin yazarla söyleşi etkinlikleri tohumu nemlendirmekti belki. Bu etkinlik için yazar seçimimiz Şenol YAZICI’ydı.. Heyecanımın asıl nedeni seçimimize olan inancım.

Şenol YAZICI ‘yı pek çok isim arasından “ Geniş Açı “ proje ekibi olarak seçmiştik. Bu ekipte kimler mi vardı? Okulumuzun tüm Türkçe dersi öğretmenleri, diğer ders öğretmen ve sınıf öğretmenlerinden temsilciler, veli temsilcileri, öğrenci temsilcisi ve okul idarecilerimiz.


Seçerken öncelediklerimiz kitaplarının öğrencilerimize hitap etmesiydi. Çocuğa, topluma, bilimsele verdiği değerdi şüphesiz. Hissettirdiği yaşama sevinciydi. Zengin akıcı diliydi. İnsanı anlaması, sevmesiydi.

Onunla çalışmaya başladıktan sonra bu seçimin ne kadar doğru olduğunu haklı çıkaran öyle şeyler yaşadık ki…

İkinci kademenin her sınıfı için ayrı bir kitabını seçmiştik yazarın. Kitapların bize ulaşması İstanbul 28. Kitap Fuarı’yla aynı günlere geldi. Onların söz verilen tarihte elimizde olması için harcadığı çabayı takdir etmemek olanaksız. Bir heyecana katılmak, değer vermek başka hangi davranışla nlatılabilirdi ki..

Kitapları teslim alıp çocuklara dağıtırken mutluyduk. Çocuklar kitapları okudukça ve kuduklarından kendilerinde kalanı dillendirdikçe artan bir mutluluktu bu.

Onlar çoğalan bir merakla okurken kitapları, biz artan bir coşkuyu izlemenin kıvancını yaşıyorduk. Merak ediyorlardı, çünkü okuduklarını yazanı tanıyacaklardı.

Kurgulayanı, yaratanı demek belki daha doğru.

Ne kadar çok soru sordular bu süreçte: Öncelikle kimdi Şenol Yazıcı, kitabın adını Buzdan Kaleler koymak nereden aklına gelmişti? Efsane‘yi yazarken bu günü bilerek mi Güneydoğu Anadolu bölgemizi seçmişti? Aşkarayan adlı kitabındaki Köse ne kadar çarpıcı bir karakterdi. Böyle bir karakteri ete kemiğe büründürmek nasıl bir şeydi? Sordular, sordular, sordular…

Bekleyin, dedik.

Beklenen gün 17 Aralık’tı.

Ş.Yazıcı sanki olacakları önceden sezmiş gibi bir akşam önceden gelmeyi seçmişti İyi ki de öyle yapmış, daha yola yeni çıkılmışken aracının arıza yapacağını, saatlerce yolda kalacaklarını nerden bilebilirdi?

Biga’yı gecenin koyulmuş yarısında görmek kısmetmiş kendisine. Onca yorgunluk sonrası çok rahat edeceği düşünülerek seçilen otelin sabah yanmayan kaloriferine ne demeli? İlçenin en lüks otelinde bu yaşanırsa ki bu otel ülke çapında bir üne sahipse üstelik varın siz ötesini hesap edin. Biz hesap edebilir miydik?

Sonrasında bile düşündükçe ürperiyor insan. Oysa soğuk olacağından korktuğumuz Belediye Kültür Sarayı’ydı. İyi ki onun için önlem almışız. Çocuklar da eklenince…

Salonun can damarını nasıl da ele aldı Yazıcı… Isındıkça çocukları da ısıttı.


Öngörülen bir saati aşan süre on iki - on dört yaş çocuklarının ilgisini dağıtır diye düşünenin aksine yetmedi bile.

Okumanın değerini irdeleyen söyleşinin akışına kaptırdı kendini çocuklar. Bitiş zamanı geldiğinde ayrılmak istemediler. Şenol Yazıcı ‘yı aldıkları çemberin içinden bırakmaya niyetli değildiler. Ama her başlangıç gibi bunun da sonu vardı tabi.

Sorular ve işin mutfağının konuşulacağı söyleşi ertesi gün okulumuzdaydı.



Biga Etkinliği 2. Gün, 18 Aralık 2009
İki Kitap Kahramanı Gökçe ve Mavi'yle Şenol Yazıcı

İşin ilginci bu söyleşi için gelen konukların yaşattığı sürprizdi. Birincisi, günlüğü “ Buzdan Kaleler “ romanına çıkış olan Yazıcı ‘nın kızı Mavi. İkincisi ise “Efsane “romanının kahramanı Gökçe. Yaşama sevinci dolu gözleriyle birer kardelen gibiydiler. Öyle bahar bahar estiler kış günü.

Eldekinin verdiği olanakla olabildiğince öğrenciyle okulumuzun çok amaçlı salonunda yapılan söyleşi tabi daha sıcak daha irdeleyiciydi. Sorular indikçe indi

derine. Çocuklar öyle derin düşünüyorlar ki Şenol Yazıcı’yı terlettiler bile.

Bu kez Mavi ve Gökçe ‘de vardı çemberin içinde. Yazan bir babanın evladı olmanın erinciyle öyle mutlu görünüyorlardı ki.. İki yanına baharını almış, önünde imzaladığı kitapları mutlu bir adam var bende kalan karede.

Söyleşi etkinliklerinin ikincisi de sona erdiğinde vedalaşıyoruz konuk gelenlerle. Derin bir nefes almak benimki. Neden yorgun değilim, diye yoklarken buluyorum kendimi. Yorgun olmak ne kelime durmadan koşmak istiyorum şimdi. Başarmak böyle bir şey demek ki…


Bir okur yaratmak… Uygun nem ve sıcaklık şartları sağlanırsa, yeşereceğini hepimizin bildiği o tohum.

Hava yağmur kokuyor. Bulutsu düşler kuruyorum.


Biga İlköğretim Okulu/ Aralık / 2009

17-18 Aralık 2009

Saat:13.00 -15.00



BİGA

KÜLTÜR SARAYI

“Okur

Yaratmak”

Konuk Yazar:

Şenol YAZICI




BÖLÜM 1


Şenol

YAZICI’yla

Söyleşi’den…

ÖZET

/


Şenol YAZICI kimdir?


Trabzon'da doğan Şenol YAZICI, Türk Dili ve Edebiyatı bölümünü bitirdi, edebiyat öğretmenliği yapıyor.

1979’dan beri dergi ve gazetelerde deneme, şiir ve öyküleri yayınlanan, radyo, televizyon programları, sahne oyunları yönetmenliği yapan yazar, 2002 - 2003’de Kimse-Siz adlı bir kültür sanat edebiyat dergisi çıkardı. Şimdi maviADA kültür sanat edebiyat dergisinin genel yayın yönetmeni olan YAZICI, derginin Internet sitesini ve İstanbul kuruluşlu bir yayınevinin de yayın yönetmenliğini de yapıyor.


Şenol YAZICI'nın ilk kitabı "Selam Söyleyin Ayışığına," 1998'de yayımlandı.


YAPITLARI:

Selâm Söyleyin Ay Işığına: Öykü- 1998, 2. baskı 1999 /Benim Kimsem Olsana: Öykü- 1999, 2.baskı: 2000/ Sevgili Yaz Annem: Deneme-2000/ Aşkarayan: Öykü, Ekim 2006/ Bağbozumu: Roman,

Ekim 2006/ Ay Zamanı: Şiir, Nisan 2007/ Güneşe Dokunmak: roman, Buzdan Kaleler: Gençlik Roman, Ekim 2009/ Efsane / DOĞU: Gençlik Roman, Ekim 2009


Gülgün ÇAKO: Benim sizden okuduğum ilk kitap “ Selâm Söyleyin Ay Işığına “ adlı öykü kitabınızdı.


Öyle bir tutkuyla dile getiriyorsunuz ki yurdu, sevdanız topraklarımızdan insanlığa kadar uzanıyor.

Edebiyat da herhâlde bu olsa gerek; Yerelden evrensele ulaşmak.

Sırrı nedir, kim Şenol YAZICI?


Şenol YAZICI:

...

Eğer çocuksanız, dünya sizin içinden geldiğiniz kestane kabuğunuz kadardır. Büyüdükçe beğenmeyeceğiniz o kabuk kadar… Çevrenizle geliştirdiğiniz iletişim, beş duyu organınızla algıladıklarınız büyütür o dünyayı. Kuşkusuz önce şaşırır, öfkelenir, irkilir ya ürküp kabuğunuza çekilir ya da geliştirdiğiniz iç tepkiyle aşmaya, fethetmeye kalkarsınız.


İnsan doğduğunda günahsızdır, ak bir kağıt gibi bomboş doğarız. Sonra o boşluk usul usul doldurulur. Sevecen bir anne, koruyucu bir baba, dost yakınlar, sizi eğitmeyi, yarına hazırlamayı istekle yapan okullarınız, hakkını hukukunu bilen bir toplum, yurttaşını gözeten bir yönetim sizin içinizi yazar. Siz sağlıklı, sorunsuz, mutlu bir birey olarak yetişir, kazanımlarınızla kendinize ve çevrenize ülkenize, insanlığa yararlı olursunuz.


Keşke hep böyle olsa, yani Ayşegül masalları gibi olsa dünya… Her zaman denk gelmez, ama sanırım sürekli iyi olursa bu dinginlik yerini, durağanlığa ardından tembelliğe, ardından yıkıma bırakıyor. Kış

vardır diye bahar, bahar vardır diye yaz yok mu? O zaman olumsuzlukların da doğanın kendisinde olduğunu görmek gerek.

...

İçiniz, o bomboş ak kağıt durmadan kararır. Ruhunuzda oluşan karmaşa bir nitrogliserine, yıkıcı bir patlayıcıya döner. Çünkü insan şefkat ve sevginin tanrısıyken aynı zamanda acımasızlığın da tarihini

yazandır. Her olumsuz etki içinizdeki doğrularla çatışır. Ruha kızgın bir tavaya düşer gibi yaşamın izleri, çevre ve insan etkileri dökülür.

...

Bazen de o karmakarışık ruhunuz, ama doğru yerde, kurtarıcı elleri kendi içinde aramaya başlamış, kendi kimsesini kendine göre tasarlamış bazı olgun ruhlar, kanayan yaralarını dilleriyle sağaltır, gördüğü tüm haksızlıklardan benzersiz bir doğru yaratır. Selanik’te özlemle ziyaret için gittiği annesini göremeyince otel odalarında mahzun kalan genç yetim bir öğrenci, Mustafa Kemal’in ruhuna olumsuzluğu değil, bir ülke yaratmayı yerleştirir.

...

Çaresiz kaldığım hayata karşı koyma yollarını başka yaşamlardan çalmaya başlamamdır temel sır. Önce özendim, sonra kopyaladım. Çaldığım yerler de KİTAPLARDI. Onlardan aldığım birikimle kendi çözüm yollarımı yaratma yeteneği kazanmam da o kitapların getirdiği birikimle oldu…

...

*

*

BÖLÜM:2


ŞENOL YAZICI ve KİTAPLARI ÜZERİNE

OKUR,ÖĞRENCİ,VELİ ve ÖĞRETMEN DEĞERLENDİRMELERİ




“Bir Okur Yaratmak”

Etkinlik ve Şenol YAZICI :


Okuma Ve Yazarla Söyleşi Sonrası veli ,proje Sorumluları ve

öğretmenlerce Yapılan Değerlendirmeler:


Öğretmenlerden Değerlendirme:


Hayatımda ilk defa bir yazarla aynı salonda bulundum. Benim için çok hoş bir duyguydu.

Şenol Yazıcı’nın kendi hayatından verdiği örnekler etkileyiciydi.

Kitabın en büyük güç olduğunu anladım. Kitap okumayı seven birisiyim. Ancak 17 Aralık Perşembe gününden sonra içimdeki kitap okuma sevgisi daha da büyüdü. Yirmi bir aylık olan oğluma kazandırmam gereken en önemli özelliğin “ kitap okuma alışkanlığı “ olduğuna karar verdim. Sloganınızdaki gibi, bir okur yarattığınızı düşünüyorum. Geniş Açı Grubu’na bize yazarla söyleşi imkânı sağladıkları için çok teşekkür ediyorum.

Elif Uykuz Gülbahçe

Fen ve Teknoloji Dersi Öğretmeni

*

Bir adam okyanus sahilinde yürüyüş yaparken denize telâşla bir şeyler atan birine rastlar. Biraz daha yaklaşınca bu kişinin sahile vurmuş denizyıldızlarını denize attığını fark eder ve “ Niçin bu deniz yıldızlarını denize atıyorsunuz? “ diye sorar. Topladıklarını hızla denize atmaya devam eden kişi, “ Yaşamaları için “ yanıtını verince, adam şaşkınlıkla “ İyi ama burada binlerce denizyıldızı var. Hepsini atmamıza imkân yok. Sizin bunları denize atmanız neyi fark ettirecek ki? “ der. Yerden bir denizyıldızı daha alıp denize atan kişi , “bak onun için çok şey fark etti. “karşılığını verir.

Bizler de Geniş Açı Grubu olarak okulumuz adına ilk denizyıldızımızı attığımız için mutluluğu ve gururu birlikte yaşıyoruz. Okumak…

Bir yazarı tanımak ve onu anlamak. Onunla birlikte dünyayı anlamak…

Bütün amacımız buydu aslında. Okuyarak dünyayı, insanları anlamak.

Bizi bu amaca ulaştıran yazarımızdı Şenol Yazıcı.

Hadi geri gel yüreğim

Dört yan kör, kral çıplak

Bir sen görürsün, bir bilen sen

Yeter mi yüreğim

Yettir

Uyan içimdeki çocuk

Uyan, öyle bak

Şenol YAZICI’nın şiirinde seslendirdiği bizlerdik aslında. Bir davetin yanık kokusuydu. Biz de bu daveti yüreğimizi açarak karşıladık elleri emek kokan yazarımızı. Söylenecek çok söz, okunacak çok kitap vardı aslında. Küçücük yüreklere bir kıvılcım çakmak için buradaydı. Aşkarayan’ı, Buzdan Kaleler’i, Efsane ‘si elden ele, dilden dile dolaşıyordu.

Ay ışığının ve ateşböceklerinin yazarı, iyi ki geldin, hoş geldin…


Ödül Uzel

Biga İlköğretim Okulu Türkçe Öğretmeni


*

Kuşlara taş atan çocuk

Sen de büyüyeceksin

Sevileceksin belki

Seveceksin….

Kuşlara taş attığın gelecek aklına

Üzüleceksin

Erdoğan Tanaltay

Çocukken anladığımız, anlayamadığımız pek çok şey vardır. Bazen yaptığımızın doğru olduğunu sanırız: ama büyüyünce anlarız aslında doğru bildiklerimizin yanlışlığını. Türkçe öğretmeni olarak yıllardır başarmaya çalıştığımız şeydi onları kitap okumaya alıştırmak.

Çok çaba sarf ettik bu uğurda, çok söz söyledik belki de… Ama bu yıla kadar da ne yazık ki bunda pek başarılı olamadık.

Bu yılın başında “ Geniş Açı Grubu” na dahil olunca “ Tamam işte şimdi olacak .” dedim kendi kendime. Evet sanırım başarılı da olduk.

Bir denizyıldızını kurtarmaya çalışırcasına çabaladık. Şimdi, öğrencilerimizin elinde kitaplar görüyoruz. O kadar mutlu oluyoruz ki, anlatamam, öylesine gurur duyuyoruz.

Biliyoruz ki ileride “ Keşke ben de kitap okusaydım .” cümleleri onlar için geçerli olmayacak. En azından bu keşkelerden birini azaltmış olduk hayatlarından.

Onları belki de ilk kez bir yazarla da tanıştırdık. Ben bile bu kadar çok kitap yazan, sözcükleri böylesine ustaca kullanan, cümleleri sihirbazcasına bir araya getirip yeni yeni hayatlar kuran birini karşımda görünce çok etkilendim. Öğrencilerim de bu hazzı tattılar benimle birlikte. Gerçekten çok gururluyum. Bu çalışmaları yapan, emeği geçen herkese teşekkür ediyorum.

Bir öğrencimin kompozisyonunda yazdığı bir cümle çok hoşuma

gitmişti. Sanırım bu duruma çok uygun bir cümle olacak bu. “ Zifiri karanlık bir gecede, buğulu bir cama güneşi çizdik. “Evet “ Zifiri karanlık bir gecede buğulu cama güneşi hep beraber çizdik. “ “ Bir okur yarattık.”

Biliyorum çok yolumuz var daha. Ama artık o kadar üzülmeyeceğiz.

Gördüğümüze mutlu….


Reyhan Yılmaz

Biga İlköğretim Okulu Türkçe Öğretmeni

*

Okulumuzun Bir Okur Yaratmak Projesi dahilinde düzenlemiş olduğu Şenol Yazıcı ile söyleşi öğrencilerimize çok şey kazandırmıştır.

Bir yazarla tanışmak, kitapları ile ilgili düşünceleri yazarın kendisine söyleyebilmek, onunla birebir ilişkide olmak öğrencilerimize çok şey kazandırmıştır. Örneğin bu söyleşi den sonra kitap okumaya başlayan, kitap okuduğunu söyleyen ama bundan sonra daha çok kitap okuyacağım diyen öğrenciler oldu.

Bu etkinlikle okulumuzun bir marka olduğunu bir daha kanıtlamış olduk. Bu çalışmayı gerçekleştiren okulumuz öğretmenlerine tek tek teşekkür ederiz. Bu tür etkinliklerin devamını dileriz.


Ben Biga İlköğretim Okulu ikinci sınıf öğrencilerinden Ela Çapalov’un velisiyim.

17.12.2009 tarihinde “Bir Okur Yaratmak “ konulu proje bünyesindeki söyleşi için okul müdürü sayın Faruk Girgin tarafından Biga Kültür Sarayı’na davet edildim. Giderken konuk yazar Şenol Yazıcı’yı tanımıyordum. Söyleşiye başlamadan önce izletilen yazarla ilgili özenle hazırlanan tanıtıcı bilgiler sayesinde bir ön bilgiye sahip oldum. Şenol Yazıcı, kitapları ikinci kademe öğrencilerinin kitap listesinde yer aldığı için, tüm öğrencilerin tanıdığı bir yazardı. Bu da, konuk olarak seçilen

yazarın, ne kadar doğru tespit edilmiş olduğunu gösteriyordu.

Öğrencilerin yazara olan ilgisi oldukça fazlaydı. Yazarın da öğrencilerle diyalogu, söyleşiyi canlı tuttu. Hatta öyle ki, ayrılan süre yetmedi.


Öğrenci Velisi / Canan Çapolov / BİGA

*

17.12.2009 tarihinde Biga Belediyesi Kültür Sarayı’nda Yazar Şenol YAZICI katılımı ile 6., 7. ve 8. sınıf öğrencilerimize yönelik söyleşi düzenlendi. Öğrencilerimiz bu söyleşide okudukları kitaplarla ilgili merak ettiklerini konuk yazarımıza sorular yöneltip sorabilmişler ve yazarımızın birikimlerinden yararlanma imkânını bulmuşlardır. Ayrıca 18.12.2009 tarihinde de okulumuz salonunda Yazar Şenol YAZICI ile imza günü gerçekleştirilmiş ve öğrencilerimiz yazarımızla birebir daha yakından sohbet edebilme olanağını yakalamışlardır.

Konuk Yazarımıza katılımından ve sohbetinden dolayı teşekkür ediyorum.


Gül KOCALAR/Biga İlköğretim Okulu Müdür Yardımcısı

*



OKUR ve İZLEYİCİ ÖĞRENCİ YORUMLARI


Okuma ve Yazarla Söyleşi Sonrası“AŞKARAYAN “ Adlı Öykü Kitabına Biga İlköğretim Okulu 8. Sınıf Öğrencilerinden Değerlendirme:



Okulumuz öğretmenlerinden oluşan “ Geniş Açı “ ekibi bu yıl okumamız için kitaplar önerdi. Bunlardan biri ve en güzeli Şenol Yazıcı’nın Aşkarayanı’ydı. Arkadaşlarımı bilmem ama olayları, kişileri ve muhteşem betimlemeleriyle beni çok etkiledi. En çok beğendiğim hikâye “ Benim Kimsem Olsana “ ydı. Yazar bizimle söyleşiye geldiğinde öykü hakkındaki düşüncemi şöyle özetledim: “İnsanlar yalnız değillerdir. Aklındaki ve kalbindeki doğru insanı bulduklarında birbirlerinin kimsesi olurlar.”

Sözüm yazarı çok etkiledi. Ne yalan söyleyeyim bu sözü söylemek için uzun günler düşünmemiştim. Söyleşiyi hiç sıkılmadan ve bilgi hazinemize birçok altın sözcük katarak bitirdik. Aslında hiç bitmesini

istemiyordum. Ertesi gün yazar söyleşi için okulumuza geldi. Hepimiz heyecanlıydık. Gitmesini istemiyorduk. Soracak çok sorumuz vardı.

Yazarımızı ilginç sorularımızla terlettik. Ama bize, hiç sıkılmadan ve büyük bir ustalıkla yanıtlar verdi. Ben uzun zamadr yazar olmak istiyorum. İlerde olduğumda katkısı olan üç öge sayacağım. Bunlar: ailem, arkadaşlarım ve beni iki gündür daha fazla etkileyen Şenol Yazıcı


Melisa İşcan

*

Bu kitaptan çok etkilendim. Özellikle “ ses “ öyküsündeki betimlemeler çok ilgimi çekti. Benim Kimsem Olsana öyküsüyle yalnızlığın büyük bir huzursuzluk vereceğini, hayatımda doğru kişiyi bulup o kişinin benim kimsem olacağını anladım. Aşkarayan öyküsüyle de ilk gördüğüm insana aşık olmayacağımı “ Aşkarayan “ kuşu gibi arayarak sonunda en doğru kişiyi bulacağıma karar verdim. Aşkarayan’daki Gülbeyaz’ın aşkına bağlılığı- sahip çıkması beni derinden etkiledi.

Kitap üç öyküsüyle hem çok şaşırttı hem de unutmayacağım dersler verdi.


İrem Atadeğer


*

“ Aşkarayan “ kitabının bana verdiği heyecan, yazarı olan Şenol YAZICI’nın okulumuza geleceğini duyunca ikiye katlanmıştı. Kitabı okurken kendimi Köse ‘nin, Gülbeyaz’ın yerine koymak, anlatılanları kendimmiş gibi anlamak çok heyecan vermişti. Bir kitabın bu kadar akıcı ve bağlayıcı olması Şenol YAZICI’ya olan ilgimi arttırmıştı. Şenol Yazıcı konuşmaya başladığı zaman onu öyle bir

dikkatle dinledim ki etrafımdaki seslere aldırmadan yalnızca onu duyuyordum. Kurduğu cümleler çok güzeldi. O an Şenol YAZICI’nın da söylediği gibi “ Okuduğumuz kitaplar kadar kendimizi anlatabileceğimizi “ tam anlamıyla anlamıştım. Kendimi kitaplara daha çok adamaya başladım. Bir kitap bile okumanın önemini anladım.


İrem YÜZER

*


Aşkarayan kitabında en etkilendiğim öykü : “ Ses” tir. Çünkü bu öyküde bir yalnızlık örneği vardı. Bu öyküden ders çıkarmak gerekirse bir ses duyduğumuzda mutlu olduğumuzu anlamamız gerekir. Bu

nedenle ben ailemi yalnızlığa değişmeyeceğimi anladım. Benim Kimsem Olsana’da da yalnızlık anlatılıyor. Ama Aşkarayan öyküsünden çıkarmamız gereken ders: Şıpsevdi olup başımıza dert açmamalıyız.

Ve gönlümüzün tam olarak güvendiğini sevmeliyiz.

Kitaptaki betimlemeler beni gerçekten çok sardı. Ve hemen bitirmek istemedim. Ama çabuk bitti.


Elif Alaybay

*


Okulun ilk yıllarından beri kitap okumak benim için bir alışkanlık oldu. Önce masallar okur onları kendi hayatıma uyarlamaya çalışırdım. Kahramanı hayal eder ve o keşke ben olsam, derdim. Dördüncü sınıfa geldiğimde artık annemle kitaplarımı paylaşmaya başlamıştım.

Beni en çok etkileyen üç kitap vardı. Birincisi: Tuna Kiremitçi- Dualar Kalıcıdır, ikincisi :Aziz Nesin –Tek Yol ve ŞENOL YAZICI AŞKARAYAN. Belki de bu kitap yazarıyla tanışacağım için beni çok etkilemişti. Kitabı okurken her yere kitapla gidiyordum. Kitap iki güne kalmadı ve bitti ve yeniden okudum. Sıkılmadım. Kitap her seferinde beni değişik bir alemlere götürüyordu. Hele yazarla tanışmak beni daha da çok heyecanlandırıyordu.

Bu beni çok ilgilendiriyor ve bir hayal gibi geliyordu. Hayatımda ilk kez bir yazarla söyleşi yapacaktım, belki de bu benim dönüm noktam olacaktı. Öyle de oldu. Sayın Şenol Yazıcı’yla tanıştığımdan beri kitaba olan ilgim fazlasıyla arttı. Önceden günde bir saat kadar kitap okurken, artık günde iki üç saat kitap okuyorum. Çünkü neden kitap okuduğumu çok iyi biliyorum ve kitaplar benim ayrı dünyam oluyor.

Ben bu dünyamı başka hiçbir şeye değişmem. Çünkü beni ben yapan o.

Bir dünyadan başka bir dünyaya uçar gibi yolculuk yapmak benim için dönüm noktasıydı.


İrem Anahtarcı

*



BUZDAN KALELER

Üzerine

6. Sınıf Okurlarının Görüşleri:


Bence “ Buzdan Kaleler “ dikkatli okunursa ve hak ettiği değer verilirse içinde birçok kılavuz,

hayat dersi ve edebiyatın sevdirilerek atılan ilk temellerini içeriyor.

Ben kitapta en çok Yeşil’i sevdim. Umarım ben de yeşil gibi, birilerinin buzdan kalelerini eriten bir güneş olurum. Yazarı çok başarılı buldum. Bana büyük bir örnek oldu. Gerçekten sempatikti. Özü sözü birdi. Dürüst oluşu ve edebiyattaki başarısı çok dikkatimi çekti. Bende ilerde onun gibi birisi olmak istiyorum.


Nas Su Uçak

6. Sınıf Öğrencisi Biga İlköğretim Okulu

*

Ben bu kitabı çok beğendim. Dili akıcı ve çok sürükleyici bir kitap.

Çok rastlanmıyor bu türdeki kitaplara. Beğenmemin nedeni ise bilmediğim kelimeleri, anlamadığım cümleleri öğretmenlerime sordum.

Böylece kelime dağarcığıma birkaç sözcük daha ekledim. Kitaplardan beklediklerimden birisi de kelime dağarcığımın zenginleşmesi. Sözcükler eklemeliyim ki ileride bunlar benim anahtarım olsun, olsun ki zorlandığım kapıları açsın. Kitaptan şunu anlıyorum bu günlüğü yazan kişi çok kitap okumuş. Çünkü bazı yerlerde öyle cümleler söylemiş ki bazıları beni zorladı, düşündürdü. İşte böyle zamanlarda bir anahtara ihtiyacım var. Ve bu anahtar da benim sözcüklerim. Bu kitap beni

zorladığı için beğendim. Zorlasın ki beni hırslandırsın. İnsanın gelişmesinde bir dostu da zorluklardır.


Büşra ŞENCAN 6-E

*

Buzdan Kaleler kitabını çok beğendim, çünkü ilgimi çekti. Yazarın geleceğinden dolayı çok heycanlıyım. Buzdan Kaleler serisinin yapılmasını çok isterdim.


Esra ÇOLAK NO:98

*


Buzdan Kaleler kitabını çok hem de çok sevdim, ilgimi çekti ve kitabı okudum, ama yazarın Mavi’nin günlüğünden yararlandığını bilmiyordum. Nasıl değişiklikler yapıldığını öğrenmek isterdim.


Oğuzhan Gül 790

*


EFSANE

Üzerine

7.sınıf öğrencilerinden Görüşler:


Bir yazarla tanışmak… Küçüklüğümden beri hayalimdi bu. Okuduğum bir kitabın yazarı – kendisinin de söylediği gibi- bu işin mutfağıyla tanışmam yetmedi, bir de kitabın kahramanı Gökçe ile tanıştım. Ne kadar da şanslıyım.

Aslında “ Efsane” adlı romanın başını pek beğenmemiştim. Olaylar çok hızlı gelişmişti, çünkü ertesi gün otobüsteydi tüm ana karakterler. Ama işin içine bir cinayet karıştırarak olayı ilginçleştirmiş Şenol Yazıcı. Devamı çok güzeldi ve beni gerçekten germişti. Kasıldığımı hissediyordum. Bu duyguyu tüm güzel macera kitaplarında yaşarım ben.

Ve yazarla tanışınca kendisinden de çok etkilendim. İnsanın konuşması karakterini yansıtır, diye bir söz duymuştum. Şenol Yazıcı, etkileyici güzel konuşmasıyla bu duruma en iyi örneklerden biri olabilir.


Fırat GÖKCİN

*

“ Efsane “ adlı gezi romanından çok hoşlandım. Romanda anlatım sade fakat sözcükler özgün kullanılmış. Kitabı okumaya başladığımda kendimi olayın içindeymiş gibi düşünüp kişiler hakkında duygudaşlık kurdum. Cinayet teşebbüsü romana çok renk katmış. Aslında romanı iki günde bitirmeyi plânlıyordum, fakat serüven akışı harikaydı, kitaptan ayrılamadım. Ve kitabı zevk almak için tekrar tekrar okudum.

İleride bilgisayar mühendisliğini okumak istesem de bu kitaptan sonra yazmayı da düşünüyorum. Kısacası kitap hayatıma yön verdi. Bu kitabı yazdığı için Şenol YAZICI’ya sonsuz teşekkürlerimi sunuyorum.


M. Emre PİÇAKÇI

*

İlk defa bir yazarla tanıştım. Hatta o kitabın karakteriyle tanışacağımı nerden bilebilirdim. Bu duyguyu hiç tatmamıştım. Ama her şeyin bir ilki de varmış. Efsane kitabı önce biraz sıkıcı gibi ama okudukça ilgimizi üzerinde toplayabilen, sürükleyen bir kitap. Hele Betül karakteri, onun bir şey çıkaracağını tahmin etmiştim. Tahmin etmekle kalmadım okudukça anladım.

Sonra Şenol Yazıcı okulumuza geldi. Salona girdiğimizdeki heyecanımı hiç unutamıyorum. Bu heyecan kalemime dökemeyecek kadar ilginç ve değişikti. Şimdi “ Efsane “ kitabı en sevdiğim kitaplar arasına girdi.

Efsane de en beğendiğim başka bir şey de Güney Doğu’yu tercih etmenizdi. Bana orası ulaşılmaz, ilginç, cesur, güzel…ve daha sayamadığım bir çok özellik. Size bir daha teşekkürlerimi sunuyorum.

Hilal KARADEMİR

*

Hiç düşünmemiştim okuduğum kitabın yazarıyla tanışacağımı.

Deseler de inanmazdım. Yazarın geleceğini söylediklerinde yine inanmadım ama az da olsa umutlandım. Biga’ya Şenol Yazıcı geldi ve onu gördüğümde heyecandan ölebilirdim….


Betül YASAN



BÖLÜM 3


Şenol YAZICI’dan

Bigalı Okurların Söyleşide

Yarım Kalan Sorularının

Bir Bölümüne Yanıtlar:

*


Soru: Neden kahramanın adı Mavi?

Yanıt: Etkinlikte tanıştığınız gibi Mavi kızımın adı, öykünün kahramanı da o. Esra, Jale gibi bir isim… Ne var ki anlatılanların bir bölümü onun güncesinden olmasına karşılık, kalanı dahası anayapı kurmacadır. Her kitaptan bir çıkarılan ders vardır. Bu kitap bazılarınızın da fark ettiği gibi haklı savunmanın kutsallığı üzerine kurguludur.


Soru: Günlükler özel ve gizli değil midir? Günlüğünü Mavi isteyerek, kendi mi vardı?

Yanıt: Tabi ki. Günlüğün ilk yayınlandığı tarihte Mavi 9 yaşındaydı. Yani özelleri yaratacak yaşına daha çok vardı. Size de tavsiyem o yaşlarda ebeveynlerinizden hiçbir şey saklamayın.


Soru: Efsane’de ansiklopedik bilgi var, neden?

Yanıt: Efsane Güneydoğu Anadolu’yu kısa ama tam olarak anlatan bir gezi kitabı gerçekte. Kuruluğu aşmak için içine bir olay ve kurgu yerleştirdik. Ne var ki asıl işlevini unutamazdık, zengin tarihini ve coğrafyasını zorunlu olarak, kişilerin ağzından öz olarak vermeye çalıştık. Bu kadarcık bilgiyi roman içerğine yaymaya kalksaydık toplam da beş sayfa tutmayan o bilgi kitabı 500 sayfaya çıkarırdı. Bu az

kitap okumuş okur da okunmayı zorlasa da ciddi bir eksiği kapatmaktadır. Unutmamalı ki, dünyanın en iyi on kitabından biri olan Moby Dick’te 100 sayfaya yakın sadece balinanın etinden ve yağından yapılanlara ayrılmıştır.


Soru: Aşkarayan’da Gülbeyaz aşkına sahip çıkar. Şenol Yazıcı kendi aşkına sahip çıktı mı?

Yanıt: Algıladığınızın aksine aşkta sahip çıkmak yoktur, kimse kimsenin vasisi, büyüğü, küçüğü, hamisi değildir, karşılıklı birbirini hak etmek vardır. Bu da emekle çok ilgilidir.


Soru: Kitaplardaki kimi sözcükleri, örneğin Buzdan Kaleler gibi deyişleri anlayamıyoruz, bu da okumamızı zorlaştırıyor, neden kullanıyorsunuz?


Yanıt: Böyle bakınca mecaz ve benzetmelerden çocuklara yönelik kitaplarda kaçınmak gerektiğini anladım. Ne var ki edebiyat sıra anlatımın üstünde bir şey ve siz onları dilsel yönden gelişmek yeni kavramlar edinmek için de okursunuz. Bir kitap szie bir şey de kazandırmalı.

Aslında bu uzun bir ders konusu. O zaman basit yanından anlatmalı. Bilmediğiniz ne? Buz mu, kale mi? Aksine ikisini de çok iyi biliyorsunuz değil mi? O zaman sizi zorlayan ne onu bulalım. Bu sözcükler bilinen anlamların dışında kullanılmış, yani mecaz anlamlara taşınmış ondan. Kötü insanları tanımlamak için, ondan şaşkınlığınız. İyi de siz bir zamanlar eteklerim zil çalıyor diyen annenizin eteklerinde zil aramıyor muydunuz? Şimdi arıyor musunuz? Demek kendini anlatmak bir benzetme tanımlama işi.

Buz üşütür, onu anımsatır ilk. Kale sığınak demek, yani güvendiğiniz insanlar… Buzdan bir kale; üşüten ama sığınak da... Bir çocuk için bütün büyükler sığınakları değil midir? Peki bu sığındığınız büyükler, akılsızlığından olumsuz davranmaya başlarsa siz ne hissedersiniz? Sanırım, buzdan bir evde yaşar gibi olursunuz. Mavinin yaşadığı da o.

İşte edebiyatın sırrı bu. Hepimizin kullandığı sözcüklerle hiç görülmemiş kavramlar yaratmak…Böylece söz ve imge dağarcığınız gelişir, anlama gücünüz artar. Siz kendi tanımlarınızı, deyişlerinizi, dilinizi yaratırsınız.


Soru: Buzdan Kalelerin devamı gelecek mi?


Yanıt: Gelmeyeceğini ummak isterim, umalım çocuklar öylesi haksızlıklara artık uğramaz. Ne var ki kahramanlarının gene genç ve mücadele eden insanlar olduğu yeni bir kitaplar tabi ki olacaktır. Dahası sizin verdiğiniz bu coşkuyla çok da hızlı olacaktır.


Eleştirilerinizden anladığım düşündürmekten daha çok, biraz daha maceralı, biraz daha çevreyle daha ilişkili kitaplar istiyorsunuz, aksiyon filmleri gibi. Ve dilsel olgunlaşmanın da her çocukta başka başka olduğunu düşünerek benzetme ve söz sanatlarında daha özenli olmalı...


Değerlendirme ve yorumlarınız çok işime yarayacak, özellikle sizlere yönelik yazarsam dikkate alacağım.

*

2010 maviADA Ocak sayısı ve maviADA İNTERNET PLATFORMU

*

51 görüntüleme

İlgili Yazılar

Hepsini Gör

Küçük Prens

  • Siyah Instagram Simge
  • Facebook B&W
  • Twitter Siyah Kare
  • LinkedIn - Siyah Çember
bottom of page