“Hadi geri gel yüreğim; İçimdeki çocuk, uyan!”
Uyandı içindeki çocuk karanlığa. Öylece baktı, düşlediklerinden ayrıksı bir yaşama. Dört yanı sisti, dört yanı kapkara. Uzatıyorsun avuçlarını, yüreğindeki karanlık ne denli koyu olursa olsun, yıldızyağmurlarından pay almaktasın. Hüzün kokan şarkıları susturuyorsun. İçindeki çocuk karanlığı yırtarcasına fırlayıveriyor. En parlak yıldızda gözün, dilek tutacaksın; biliyorum. Yorgun takvim yapraklarını birer birer aralıyorsun. Savurduğun her yaprakla kurtuluyorsun kamburlarından. Nasıl da hafifliyorsun; yüzüne yayılan gülümseme, gözlerinde konaklıyor. Dileklerini gülümsemene yüklüyorsun. “Ayakların, al kanatlı midilli, Yaşın, kırk bilmem kaç olacak değil ya, Bir insan parmaklarıyla El ayak sayılır ömrün, Varsay ki, o çağdasın”. Büyümek istedin hep, ama şimdiki dileğin bu değil. Bir daha küçülemeyeceğini biliyorsun artık; büyüdükçe karanlıkların koyulaştığını da… “Hadi geri gel yüreğim. Dört yan kör, kral çıplak. Bir sen görürsün, bir bilen sen. Yeter mi yüreğin?” Karanlık sözcüğünü bile duymak istemiyorsun, oysa. Çevrendeki, ülkendeki, dünyadaki karanlığın yüreğindeki aydınlığı boğduğunu, kazanımların birer birer yok olduğunu, her gün koşarak geriye gittiğini; ekranları ölü çocuk gözlerinin kapladığını; ülkenin ve dünyanın pek çok yerinin kan, ölüm, bilgisizlik bataklığında boğulduğunu biliyorsun. Rüzgârlar geliyor usuna. ‘Bazı insanlar rüzgâra karşı yüzmek zorundadır,’ diyen dost bir ses yankılanıyor kulaklarında. Kulaçlarını arttırıyorsun. “Aziz bir su parçası ol, Ada ada, dal dal, Yayılsın en enginine gönlün. Göz kırparsa kötülük, çelik bir duvar kesil, Öyle mavi kal” Karanlıkta bir yıldız olmayı diliyorsun yeniden, mavilikte görünmesen de; bir de hep çocuk kalmayı. “Uzun kirpiklerini akıtarak, Yüzün nasıl olur bilir misin, o an? Kaşların altından öyle ıslak ıslak, Bin yıl öper yüreğinde yüzünü insan, Öyle bak.” Rüzgâr şiddetini arttırıyor sen de kulaçlarını. Yüreğinde sevdaya benzer ne varsa süpürüyor. Çiy taneleri doluyor gözlerine; aldırmıyorsun. Yüzündeki yıldız ışıltısı apak bir yelken şimdi; umuda yüzüyorsun. “Yettir! Uyan içimdeki çocuk, Uyan, öyle bak!” Uyandı içindeki çocuk karanlığa. Yıldız yıldız ışıktı bakışları. Uyandı, baktı öylece, parıltısını korumaya çalışarak. * Aralık 2009, Eskişehir yn: Tırnak içindeki dizeler, Şenol Yazıcı’nın “Hadi Geri Gel Yüreğim” adlı şiirinden alıntıdır.
Comentários