HOŞGÖR KÖFTECİSİ
O kadar şair bilmişiz ki... Başka hiçbir şey olmazmış gibi geliyor. Memuriyeti bile lüzumsuz bir ayrıntı. Bir de o saçma ölümü... Bir çukura düşüp ölmesi, uydurulmuş sanki... Ona şiir ve GARİP akımı dışında başka hiç bir şey uymaz gibi, ötekiler şehir efsanesi...Adı bile...Fazla tiyatral...
Oysa hepsi yalansız... Şiire, o kutsal metne "Süleyman Efendinin Nasırı"nı sokan, konuşur gibi dizeler kurgulayan, sanki acemilikten, ağzından öyle dökülmüş gibi başlayarak oldurduğu şiiriyle Türk şiirinin en tumturaklı ve aristokrat döneminde inanılmaz bir ayaktakımı(!) darbesine elebaşılık ederek GARİP akımını olduran adam o: ORHAN VELİ...
Şimdi deseler ki, ya öyküleri?.. İnanır mıydınız? ÖYKÜLERİ DE VARMIŞ.
Edebiyat denilince sanatlı söyleyişlerin anlaşıldığı bir dönemde oldurduğu öykü dili, şiir diliyle özünde aynı: Dupduru, gündelik yaşamdan alıntı, yalın bir Türkçe... İçindeki en sanatlı söyleyiş, yayına hazırlayanın eklemesi değilse "domuzuna güzel bir hava..." ya da "korkunç güzel kız...". Azıcık daha yaşasa öyküde de bir devrime kesin imza atardı sanki, dedirtir öyküler bunlar.
Bir şey anlatmayışıyla, bir olay kurgulamayışıyla CEHOV... Toplumsal eşitsizliklere, zengin yoksul ayrımına ironili göndermeleriyle epey GORKİ...Ama ikisi de değil...
"Benim için aşk, bir beyaz otomobildir," diyor, bir öyküsünün kişilerinden küçük burjuva bir kadın. Aynı öyküde, ama tehlikeli böyle şeyler de der, Orhan Veli: "İnsana sol diyorlar,komünist diyorlar..." diyerek dönemin siyasetinden ipuçları da verir.
1947-1950 yılları arasında Tanin, Seçilmiş Hikayeler ve Yaprak dergilerinde yayınlanan öyküleri toplayıp kitap yapmış Yapı Kredi yayınları... İyi de yapmış...
Güzel adamlar galiba çoktan gitti... hissi bırakmaya yetmiyor kitap ama özel bir tat HOŞGÖR KÖFTECİSİ... Değer...
Commentaires